Savaşın Renkli Yüzü: Kurtuluş Savaşı Karikatürlerinin Toplumsal Yansımaları
İzmir'in işgali ve yurt genelinde başlayan işgaller, Kurtuluş Savaşı'nın ilk dönemlerinde hız kesmeden yayımlanan dönemin mizah basınının önemli temsilcilerinden olan Karagöz'ün ve Diken'in karikatürlerinin de ana gündem maddelerinden biridir .Bu içeriklerde, İzmir'in işgali ve sonrasında yayılan işgaller sert bir şekilde eleştirilmiş, protesto ve mitinglerle halkın tepkisini göstermesi teşvik edilmiştir .Bu içerikler, kurtuluş mücadelesinin başladığı ilk günler olmasına rağmen halka ümit ve cesaret aşılayan, halkın psikolojisini ayakta tutmaya çalışan, mili mücadeleyi destekleyen, topyekûn bir mücadele fikrini aşılayan haberlerdir. İzmir'in işgaliyle başlayan ve Batı Anadolu'yu etkisine alan ve giderek genişleyen işgaller ve zulümler karşısında Diken, işgalci Yunan askerini, Türk efesinin avucunda karikatürize etmiş, bu sorunun üstesinden Türklerin kolaylıkla gelebileceği mesajını vermiş, halka güven duygusu ve ümit aşılamıştır. Diken'in çizimindeki bu efe vurgusu, Ege Bölgesindeki işgaller ve zulümlerin neticesinde halkın Batı Anadolu'daki Kuvayi Milliye etrafında toplanmasını ve direnişin giderek örgütlü hale gelmesinin bir resmidir. Doğu Cephesi'ndeki başarıların, Batı Cephesi'nde İnönü Muharebeleri sonundaki antlaşma ile perçinlenmiş olması, Kars, Ardahan, Batum'un tekrar işgalden kurtarılması Karagöz'de büyük bir sevinçle karşılanmıştır. Karagöz ve Hacivat arasında yaşanan diyaloglarda; cephelerde "Askerlerimiz savaşırken, bizim burada atıl batıl oturmamız, akşam kahve, sabah nargile çekip keyif çatmamız doğru mu? " (Karagöz,1921) denilerek cephedeki askere destek ve moral ve halka da orduya destek olması konusunda çağrıda bulunmuştur. Yine aynı diyalogda; "Şimdiye kadar elimiz ermez gücümüz yetmezdi. Fakat şimdi iş değişti. Orası burası lafları kalmadı. Artık el birliği hasıl oldu..." (Karagöz, 1921) sözleriyle Karagöz, Ankara Hükümeti'nin kazandığı başarılarla Millî Mücadele'nin millî birlik ve beraberlik içinde yürütülmesi gerektiğine; Ankara-İstanbul ayrımından ziyade İstanbul'un da Ankara'ya tabi olması gerektiğine, el birliği ile düşmana karşı savaşılması gerektiğine vurgu yapmıştır.Ayrıca Ankara'da meclisin de açılmasıyla birlikte Millî Mücadele'nin bir merkezden idare edildiği, yerel direnişlerden ziyade düzenli orduya geçişle artık daha güçlü bir mücadele verildiğine dikkat çekilmiştir. Bu içerikler, hem düzenli orduya geçiş ve Doğu Cephesi'nde kazanılan zaferlerin mizah basınında moral yükselişine sebep olduğunu ifade etmiş, hem de kamuoyu oluşturarak halka ve İstanbul'a mücadele konusunda birlik ve beraberlik duygusunu aşılamıştır (Bedir, 2023).